Her sabah aynı tablo: Çocukları okula götürmek için şehir merkezine gidiyorum ve Baro binası arkasındaki köprü altında aynı manzarayla karşılaşıyorum. Dolmuş minibüsler, iki şeridi birden işgal ediyor. Yolcu indiriyorlar, karşıya geçmesini bekliyorlar, ardından şoför rahat rahat hasılatını sayıyor, parayı istifliyor, telefon görüşmeleri yapıyor. Arkada bekleyen onlarca araç var. Ama umurlarında değil.

En ilginç yanı şu: Bütün bunlar UKOME kameralarının tam önünde yaşanıyor. Yani şehrin trafik akışını kontrol ettiğini iddia ettiğimiz kameraların burnunun dibinde, çifte sıra park var. Üstelik bir araç durduğunda, sürü psikolojisiyle diğerleri de peş peşe geliyor. Sağ şerit tamamen park haline dönüşüyor. Yol açılmıyor. Sabah sabah korna çalmak da bir işe yaramıyor.

Meydan’daki trafik keşmekeşliği had safhada Böyle bir keşmekeşlik hiçbir kentte yoktur. Viyadük altından 20 civarında dolmuş farklı duraklardan kalkıyor. Bu tam bir keşmekeşlik, garabet, çirkinlik. Bu görüntüler kentimize hiç yakışmıyor. İnsanlar Meydan’ın göbeğinde trafik sıkışıklığı yüzünden yolda yürüyemiyor. Meydan’ın göbeğinde tam bir karmaşa var!

Plakaları tespit edip bağlı oldukları cemiyete bildirmek de çözüm değil. Zira bir aracı en az üç kişi kullanıyor: İki sahip, bir şoför. Kime ne diyeceksiniz?


 

Peki yetkililerin denetimi nerede? Sabah kontrolüne çıkan yok. Ekrana bakan varsa bile rapor etmiyor. Cezai işlem uygulanmıyor. Neden mi? Kulağıma gelenler şu: "Cemiyet seçimleri var, karşıma almayayım." Bu mu şehir yönetimi?

Modern şehirlerde giriş-çıkış noktaları, o şehrin karakterini yansıtır. Gelişigüzel durma, park etme, yolu işgal etme, yolcu indirme... Bunlar yol üzerinde yapılmaz. Dört metre ileride petrol istasyonu var. Gir oraya, park et, yolcunu indir, hasılatını say, telefonunla konuş. Ama arkada okula yetişmeye çalışan öğretmeni, öğrenciyi, veliyi engelleme.

Çözüm basit: Dolmuş durakları, gidecekleri yöne göre şehir dışına taşınmalı. Uygun ceplere yerleştirilmeli. Hem trafik akışı düzelir, hem de sabahları kaos yaşanmaz.Bunun için önce birilerin "cesareti" olması gerekiyor.

Ama sanırırabzon’da tam bir trafik keşmekeşi yaşanıyor. Özellikle Meydan ve Postane’deki dolmuşlar kentte trafik sıkışıklığına neden olduğu gibi görüntü ve ses kirliliğine neden oluyor. Kamuoyunun beklentisi tıpkı Maraş Caddesi’nin trafiğe kapatıldığı gibi Çömlekçi’deki dolmuşçuların Moloz’a taşındığı gibi Meydan ve Postane’deki dolmuşçuların uygun bir alana taşınması yönünde.

Yorumlar